10 Mart 2021 Çarşamba

YENİ NESİL AKÜ ÇÖZÜMLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELER-1

Batarya teknolojisi geliştikçe yeni çözümler ortaya çıkmaya başladı. Değişim önce şarjlı pil olarak tabir ettiğimiz NiMh (Nikel-Metal) piller ile başladı, bunların yerini giderek Lityum (Lİ) bazlı piller aldı. Mobil cihazlar zaten uzun zamandır bu teknolojiyi kullanıyordu. Daha sonra bu teknoloji akü sistemlerine de uygulandı. Piyasada artık değişik markaların Lityum bazlı aküleri bolca bulunmakta.  Li aküler, sulu tip akülere göre bazı üstün özelliklere sahip;

1- Daha uzun ömürlü, performansını uzun süre kaybetmiyor,

2- Raf ömrü dediğimiz şarj edilmeden ve kullanılmadan bekleme durumunda aylık kendi kendine deşarj miktarı çok çok az,

3-Aynı kapasitedeki akülere döre 2/3 oranında daha hafif, devrilme durumunda akma/sızma yapmıyor, yatay/dikey montaja uygun,

4- Akünün içindeki enerjinin yaklaşık %90’ını kullanmak mümkün. Yani klasik bir 100Ah’lik sulu akünün en fazla 50A’ini kullanabilirken bu tip akülerde bu oran 90A’e kadar (hatta bazı kaynaklarda tamamı olduğu belirtiliyor) çıkabiliyor.

5- Klasik sulu aküler kapasitelerinin %10’u kadar bir şarj akımı ile şarj edilmek zorunda, aksi halde zarar görebiliyor. Yani 100Ah’lik bir akü 10Ah ile şarj edilmeli ki bu da tam dolması için 10 saat gerektiği anlamına geliyor, Li aküler ise kapasitelerine göre daha yüksek akım ile şarj edilebiliyor ve tam dolma zamanı oldukça kısalıyor,

6- Yine Li akülerden yüksek akımlar çekilebiliyor, her ne kadar bazı kaynaklarda bunun yapılması mümkün dense de yüksek akım çekmek her akünün ömrünü azaltmakta ancak bu sulu akülere göre daha zor,

Buna karşın dezavantajları da var;

1- Dikkatli kullanım gerektiriyor, uygun şarj ve deşarj edilmediği zaman kolayca bozulabiliyor,

2- Şarj prosedürü karmaşık ve pahalı, Battery Management System (Batarya Yönetim Sistemi-BMS) denilen bir elektronik devre yardımı ile şarj edilmeli, yoksa hem şarj olmuyor hem de bozulabiliyor, bu da maliyetleri arttırıyor,

3- Şarj düzeneğinde sadece BMS kullanmak yetmiyor, kendilerine has şarj karakteristikleri olduğu için teknelerimizde kullanılan akü şarj sistemlerinin de bu tip aküleri şarja uygun olması gerekiyor. Yani; güneş enerjisi şarj regülatörü, redresör, alternatörden şarj sistemleri de bunlara uygun olması gerekli,

5- Ve tabii ki fiyatları da oldukça yüksek. Bir de bahsedilen çevre birimleri dahil olunca uçuk rakamlar çıkabiliyor.

Li akülerin ilk piyasaya çıktıkları zaman uygun şarj-deşarj edilmediği durumlarda patlama ve yangın tehlikeleri vardı. Daha sonra bu aküler LiFePO4 (Lityom-demir-fosfat) denilen bir kimyasal yapıya kavuştu ve tehlikesi hemen hemen tamamen giderildi. Bugün tüm aküler LiFePO4 teknolojisine sahip ve çoğu içinde BMS’i barındırıyor, ayrıca almak gerekmiyor. Güvenle kullanılabilir.

Eğer internette araştırırsanız (Youtube’da da çok video var), yurtdışında pekçok tekne sahibi elektrik sistemlerini bu tip akülere geçirmeye başladı. Hatta uygun akü bankaları kurarak (ama çok para harcayarak!!) teknesinin mutfağındaki ocağı da elektrikli yapıp gezdikleri ülkelerde uyumsuz propan tüplerinin getirdiği sıkıntıları aştıklarını söylüyorlar (burada söz edilen 2000-4000watt’lık elektrikli ocaklar, LiFePO4 aküler ile sorunsuzca bu güçleri elde edebiliyorlar). Ayrıca elektrikli motorların  gelişimi ile teknelerindeki dizel motorları elektrikliye çevirtenler dahi mevcut. Şimdilik Füturistik gelse de umarım bir gün bizde de bu gerçekleşir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder