1 Aralık 2014 Pazartesi

GÜNEŞ ENERJİLİ FAN- FİNAL

İşin sonuna geldik. Hem daha iyi bir performans hem de "çalışıyor mu, çalışmıyor mu, şarj ediyor mu..." gibi işlerle uğraşmamak için fan'ı 12V ile çalışacak hale getirmeye karar verdik. Havalandırma deliğinin iç çapı 8,5 cm, buna uygun kare fan 6 cm olmalı diye yola çıkıp Karaköy'den 12V ile çalışan ve çok düşük akım çeken (0,1A bile değil) bir PC işlemcisi soğutucu fan'ı aldık. Yüksekliği de 1 cm.

 
6 cm'lik fan, korumasına monte edilmiş halde
 
Havalandırma deliği

Fan oldukça güçlü, BORAL'ın kamarası da küçük hacimli olduğu için yeterli havalandırma sağlayacaktır. Zaten eski 2,4V ile çalışan motora göre 12V'lukmotoru ile çok hızlı dönüyor, sesi de çok az. Şimdi, tavana 12V çekmek gerekli. Hemen yakınında tavan aydınlatması var ama oradan almak istemiyoruz çünkü çalışması için kontrol panelinde iç aydınlatmayı sağlayan anahtarı sürekli açık bırakmak lazım. Onun yerine, iskele kanepesinin baş kamara ile birleştiği yere önceden yaptığımız 12V'luk prizi kullanacağız.

Kanepenin altındaki 12V priz
 
Tavan döşemesinin altından çekilen kablo

Tavan döşemelerinin vidalarını açıp kabloyu geçirdik. Televizyonun yanından daha önce TV enerji ve anten kablolarını geçirdiğimiz kablo kanalından aşağıya kadar indirdik. Uzaktan bakınca hiç görünmüyor. Resimdeki sigorta ve prizlerin yanından 12V prizine bağladık. Bunun için de aşağıdaki resimdeki gibi ayarlı bir 12V soket kullandık. Bu zaten elimizde mevcuttu. Çok eskiden bir nedenle almışız, burada işe yaradı..!

DC-to-DC çevirici     
 
 
 Güneş enerjili fan pervanesi sökülmeden önce

Bu soket bir DC-to-DC çevirici olarak çalışıp üzerindeki anahtar yardımıyla 12V'u 9, 7.5, 6, 4.5 V kademelerine indirebiliyor. Şimdilik fan'ı 9V ile çalıştırıyoruz. Soket 800 mA'e kadar akım verebiliyor ama zaten bizim fan 100 mA bile çekmiyor. Çalıştırdıktan sonra bir kaç saat bekleyip ısınıp ısınmadığını kontrol ettik. Hiç bir sorun yok, o kadar küçük akıma pek aldırış etmedi alet..! Bize ise fan hızını ayarlama imkanı vermiş oldu.
Sistemi yerine takmadan, güneş enerjili fan'ın pervanesini söktük, artık gerek yoktu. Bir sonrasında içindeki pilleri de çıkartıp pasif şekilde durmasını sağlayacağız.

Tavandaki yerine monte edilmiş halde yeni havalandırmamız

Böylece teknenin içinin havalandırması maceramız da mutlu sona erdi. Özellikle kışın rutubetin bertaraf edilmesi için bu sirkülasyonun gerçekten çok faydası var. Şiddetle tavsiye edilir.

10 Kasım 2014 Pazartesi

GÜNEŞ ENERJİLİ FAN SUSTU..! (2)

Denemeler gösterdi ki, sistem pillerin şarjı için gerekli gerilimi üretemiyor. Devredeki diyot yüzünden şarjlı piller seri bağlı oldukları için yeterli gerilimi alamıyor dolayısıyla şarj başlamıyor. Gündüz fan, panellerin ürettiği akım ile dönüyor ama akşam bir süre sonra (15-20 dk.) susuyor.
Şimdi ne yapmalı?. 4 panel var demiştik, 2'li olarak önce seri sonra paralel bağlı. İlk olarak diyot'u devreden çıkarıp gerilimi arttıracağız. Akşam biraz paneller üzerinden desarja izin vereceğiz. Olursa mesele yok, devam. Olmazsa başka şey düşüneceğiz.

23 Ekim 2014 Perşembe

GÜNEŞ ENERJİLİ FAN SUSTU..!

Tekneyi aldığımızda, ilk satın alıp monte ettiğimiz ve o zamandan beri küçük müdahaleler ile çalışmaya devam eden fan sonunda sustu. Bu küçük alet yıllardır, yaz-kış, gece-gündüz çalıştı ve tekne kapalıyken içerideki hava sirkülasyonunu sağladı ve nemlenmeyi azaltarak teknenin kapalı kaldığı zamanlarda kokmamasına yardımcı oldu. O nedenle çok faydalı bir detay. Daha önce sabit bir kapaktan pasif havalandırma yapılmaya çalışılıyordu. Bu aletle aktif bir havalandırma sağlandı.
Ancak o kadar basit ve ucuz yapılıp o kadar pahalıya satılıyor ki insan bu kar marjına hayret ediyor. Biz 250TL civarında bir fiyata almıştık, şimdilerde sanırım 350TL civarında..! Her şeyi ile beraber maliyetinin 30-40 TL'yi geçmeyeceğine eminim. Neyse, geçen yıl motoru arızalandı, sistemin içinde güneş panelleri tarafından şarj edilen orta boy (C) 2500mA'lik bir pil var. Gerilimi 1,2V. Bu gün boyu şarj olup gece de pil desteği ile 24 saat motoru döndürüyordu. Piyasada, 1,2V gerilim ile yeterli dönme hızını yakalayacak motor bulmak çok zor. Güç bela bir tane bulduk ama bu da yaklaşık 3V'luk ve 1,2V ile biraz yavaş dönüyor. Razı olduk, ayrıca pil kapasitesini 4500mA'e çıkarttık.

Fan'ın üstten görünümü.

Böylece daha yavaş ama bizi idare edecek kadar dönmeye devam etti. Zaten BORAL'ın iç hacmi de küçük olduğundan bu sirkülasyon yetiyordu. Artık paneller pili doldurmamaya başladı. Söküp içini açtığımızda panellerin zamanla bisküvi gibi eridiğini gördük. Bu resimdeki pürüzlü plastiğin altında ne şekilde bağlandığını çözemediğimiz 4 adet panel var. Bu paneller piyasada var. 5x5 cm'lik 1,5V-250 mA'lik paneller.

1,5V-250mA, 5x5 cm mini panel

Biz Karaköy'den aldık, tanesi 5TL. Ancak bu sefer motorun dönüş hızını arttırmayı hedeflediğimizden 2 panel aldık ve seri bağlayarak 3V-250mA'lik şarj devresi kurduk. 2 adet şarjlı pili de (test için kalem pil, AA-2700mA'lik) bir 2'li pil yatağına takarak sisteme yerleştirdik. Eski düzenekte olmayan ama gece pillerin paneller üzerinden boşalmasını önlemeye yarayan bir de diyot ekledik. Pillerin şarjı için diyot çıkışında yaklaşık kendi gerilimlerine eşdeğer bir gerilim elde ettik (2,4V). Bu tabii biraz riskli, panel yeterince ışık almadığında ürettiği gerilim çok düşük kalıyor ve şarj hiç bir şekilde başlamıyor. Bir-iki haftalık deneme sonrası pillerin yeterince şarj olamadıkları için boşaldıklarını ve fan'ın çalışmasının durduğunu gördük.  
Çözüm olarak yapılabilecek bir kaç şey var; ilk olarak 2 panel daha alıp bunları da önce seri sonrada mevcut sisteme paralel bağlayıp şarj akımını 500mA'e çıkartabiliriz. 4 panellik yer şeffaf plastiğin altında mevcut ve hatta eski düzende 4 adet panel vardı. Ayrıca mevcut 4500mA'lik pilden bir tane daha alıp bu ikisini seri bağlayıp test yapısındaki AA kalem piller yerine koyup kapasiteyi arttırmak. Bu yöntemler olmazsa daha karmaşık çözümlere doğru gideceğiz ama bu fan'dan asla vazgeçmeyeceğiz çünkü teknenin rutubetsiz olmasında en büyük pay onun.

2 Eylül 2014 Salı

TEKNEDE ELEKTRİK İHTİYACI VE GÜNEŞ PANELLERİ-2

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, BORAL’da motor aküsü olarak 90A, servis aküsü olarak da 200A’lik Mutlu Marine tip akü kullanıyoruz. Günlük yaşam harcamaları hep servis aküsünden yapıldığı için bu akü üzerine konuşacağız. 200A’lik bir akü BORAL boyutunda bir tekne için küçümsenmeyecek bir kapasite. Yukardaki hesapla günlük ihtiyacımız olan 130,5A’lik akımı bize teorik olarak sağlaması gerekiyor.

Çünkü bir akünün performansını etkileyen bir çok faktör var. Öncelikle yeni olması. Bu her şeyin çözümü değil. Aküyü yeni alırsınız ama satıcıda rafta 2 yıl beklemiştir. Bu yeni demek değildir. Biz akülerimizi alırken üretim tarihlerini kontrol ettik. Her ikisi de biz almadan 2 ay önce üretilmişti. Bu fena bir süre değil. Ama yetmez, kaliteli olması gerekli. Kullanmaya başlandığından itibaren düzenli ve tekniğine uygun şarj edilmesi ve bakımının tam zamanında yapılması lazım. Genellikle en çok düşülen hatalardan biri de teknede kullanılan akülerin farklı özelliklerde olması. Örneğin motor aküsünün sulu ama servis aküsünün jel olması gibi. Sulu aküler ile jel akülerin şarj gerilimleri farklıdır. Eğer her iki grubu da tek redresörden (sarj cihazı) besliyorsanız, iki gruptan biri ömrünü daha çabuk tüketir. O nedenle modern redresörlerin üzerinde bir anahtar vardır. Akü grubunuzun özelliğine göre sulu veya jel konumuna alırsınız. Böylece o gruba uygun gerilim ile akünüzü şarj eder ve ömrünü uzatır. Eğer farklı tip akü grubunuz varsa jel için jel’e uygun çıkış veren, sulu için ona uygun olan ayrı redresörlerden besleme yapmalısınız.
En çok yapılan hatalardan biri de tekne marinaya bağlıyken, tekneden ayrılırken sahil beslemeyi kesmektir. Benzer hatayı cep telefonu ve notebook’larımızda da yaparız. Bir şehir efsanesine göre sürekli şarjda tutulan pillerin ömrü azalırmış. Bu kanaat eski tip şarj cihazlarında geçerli idi. Gerek notebook ve cep telefonu bataryaları gerekse tekne aküleri aynı prensip ile şarj olur. Modern şarj cihazları pilin doluluk oranını sürekli monitör eder ve şarj gerilimine ulaştığında beslemeyi keserek belirli periyotlarla darbeler şeklinde akım vererek sürekli dolu ve canlı kalmasını sağlar. Bizim teknemizde bulunan Quick marka şarj redresörünün kullanım kitabında grafik ile bu belirtilmekte. 


Bir başka önemli konu; bir akü kapasitesi ne olursa olsun, az da olsa beslenirken (yani şarj akımı uygulanırken) aynı zamanda tüketim de oluyorsa, hiç beslenmeden sadece tüketilen akülere göre daha hızlı boşalır. Örnek vermek gerekirse bizim güneş panelimiz portatif ve 40W. Yani 40W/12V=3,3 A/saat (kabaca, teorik olarak) üretiyor ki bunu da %80 verimle yaptığını varsaysak 2,7A/saat net üretimi var demektir (yine üzerine gölgesiz dik güneş ışını düştüğündeki üretimi). 200A’lik bir aküyü doldurması için 74 saat durmadan ve aküden hiç harcama yapılmadan şarj gerekir. Oysa bu küçük akım, aküyü harcama yapılırken canlı da tutuyor ve kimyasal dönüşümler nedeniyle oluşan kayıpları azaltıyor. Akünün verimi artıyor.  
Gelelim güneş paneline; Öncelikle piyasada 2 yapısal farklı 2 de fiziksel farklı panel çeşidi var; Yapısal; Mono-kristal ve poli-kristal. Mono-kristal olanlar daha verimli ama biraz daha pahalı. Fizikse farklı; Sert, alüminyum kasalı olanlar ve yarı esnek tabir edilenler. Eğer uzun süre panelleri kullanacaksanız ilkini uygun şekilde kıç tarafa bir köprü yaptırıp kullanmanız uygundur, zaten pek çok teknede örneğini görmüşsünüzdür. Yarı esnek paneller daha verimsiz, biraz daha büyüktür (100W’lık iki panelden yarı esnek 0,73m2, katı olan 0,67m2), güverte vs yerlerde ayak altında serili şekilde kullanmak, seyir sırasında çapariz verebileceği için toplamak gerekir. Kısa süreli kullanım yapacaksanız tercih edebilirsiniz. Bazı resimlerde gösterildiği gibi öyle bumbaya sarmaya falan kalkmayın, her yönden eşit güneş almayacağı için verimi çok düşer.

Fiziksel olarak bir de bizimki gibi çanta tipli olan portatifler var.  Sürekli kullanacaksanız tavsiye edilmez. Bizim teknemiz hem küçük, hem çok fazla alargada kalmıyoruz, gerektikçe kuruyoruz, o nedenle bize yetiyor. Katlayıp kamarada masanın altında saklıyoruz. Bunun bir özelliği de sarj regülatörü üzerinde, ilave regülatöre ihtiyaç yok.


Güneş paneli alırken bir de toplam akım değerine göre sarj regülatörü almak gereklidir. Örneğin 10A’lik sürekli akım üreten panel kurduysanız yaklaşık %20 daha büyük regülatör almanız (12A) önerilir (ara değerler regülatörlerde pek bulunmaz, mesela varsa 15 veya 20A'lik alacaksınız).
Eğer panelleri sabit yaptıracaksanız, kıç tarafta bumbaya engel olmayacak krom’dan bir montaj köprüsü (roll-bar) üzerine montaj yapılarak kullanılması en verimli halidir. Çünkü buraya gölge çok az gelir. Eğer bir de roll-bar'a taktığınız panellere günün belli saatlerinde eğimlerini güneşe doğru çevirme yeteneği de vermişseniz paneller daha da verimli çalışır. Uzun zaman marinada kaldıktan sonra panellerin üzerinin toz, çamur kaplanacağını unutmayın. Bu verimi düşürür, belli zamanlarda güneşe bakan taraflarını yıkamakta fayda var. 

Rüzgar türbini olayına gelirsek. Tek başına türbin yeterli olmayabilir zira kapasitesi bellidir, arttırmak için bir tane daha takmak zorundasınız ki, hoş bir görüntü olmaz. Akım üretmek için belli bir hızın üstünde rüzgar gerekir. Ses ve vibrasyon yapabilir. Teknenin görüntüsünü de çok hoş etkilemez. Tek avantajı gece de üretim yapabilir. Çok gerekiyorsa bazı tekne örneklerinde olduğu gibi hem türbin hem panel kullanabilirsiniz.

TEKNEDE ELEKTRİK İHTİYACI VE GÜNEŞ PANELLERİ-1

Teknede elektrik artık her zaman gereken bir ihtiyaç. Telefon şarj etmekten tutun da navigasyon cihazları, buzdolabı vs aklınıza ne gelirse elektrik enerjisine ihtiyaç duyuyor. Kısaca bu ekipmanı özetlersek;

1-      Seyir cihazları: Tridata, autopilot sistemi, chart plotter, seyir fenerleri, varsa radar, AIS cihazları, sabit telsiz cihazları elektrik enerjisi ile çalışır.
2-      Buzdolabı, derin dondurucu, buz makinası: Yiyecekleri, içecekleri saklamak ve soğuk içkinizi yudumlatmak için ciddi enerji harcarlar.
3-      Tekne aydınlatması: Bir koyda demirlediğinizde, sahil besleme olmadığı zaman teknenin iç/dış aydınlatılması için elektrik önemlidir.
4-      Hidrofor: Teknemizde musluklardan akan temiz suyu genellikle hidrofor ile depodan basıyoruz. Bunun için de elektrik lazım.
5-      Pis su pompaları: Bazı teknelerde meceratör denilen pis su pompaları ve elektrikli tuvaletler de var. Bunlar da elektrik enerjisi kullanıyor.
6-      Irgat: Eğer teknenizde demirleme için ırgat varsa, ciddi büyük bir enerjiye ihtiyacınız olacaktır.
7-      Baş pervanesi: Genellikle servis aküsünden bağımsız kendi aküsünü kullanır ama ırgat gibi büyük güçler harcar ve kendi akülerinin de doldurulması gerekir.
8-      Keyif cihazları: Radyo/CD çalar, TV ve uydu sistemi eğlenceli zaman geçirmek için gerekli donanımlardır.
9-      Şarj aletleri: Cep telefonu, notebook vs için gereken enerji  elektrik enerjisidir.
10-   Çeşitli mutfak ekipmanları: Mikrodalga fırın, çay/kahve, tost makinaları vb. Tekne boyutuna göre daha da uç noktalara gidilebilir; bulaşık makinesi gibi.
11-   Motorun çalıştırılması: Teknelerimizdeki içten takma motorlar bir marş motoru ile ilk hareketi alır ve çalışır. Genellikle kendileri için ayrılmış ayrı aküleri vardır ve bu akülerin de şarj edilmesi gereklidir.
12-   Diğer elektrikli gereçler: Aklınıza gelebilecek her türlü elektrikli cihaz.

Bu saydığımız ekipmanın en asgarisini bile kullansak teknemizde elektrik vazgeçilmez bir ihtiyaç. Bu ihtiyacı genelde 2 şekilde (çok da farkında olmadan) giderebiliyoruz. Birincisi; eğer motor seyri yapıyorsak motorun alternatörü (kapasitesine göre) elektrik üreterek hem motor hem de servis akülerimizi şarj eder. Aküler dolduğunda ise üretilen fazla elektriği hiçbir şekilde depolayamayız. (Küçük not: Ancak bu üretilen enerjiden de faydalanmak olası. Uzun motor seyirlerinde BORAL’ın 115A’lik alternatörü bol bol elektrik üretiyor. Sisteme eklediğimiz 1500W’lık bir invertör ile de bu akımı akü vasıtasıyla alıp 220V’a çeviriyoruz. 1500W’lık invertörün ve akünün kapasitesini çok zorlamamak ve emniyet kurallarını da göz önünde bulundurarak tekneye 600W’lık tost makinesi, 400W’lık su ısıtıcısı ve 800W’lık elektrikli ocak aldık. Motor seyri sırasında yemeğimizi bunlarla yapıyoruz ve çay-kahve hazırlıyoruz. Hem üretilen elektrik boşa gitmiyor hem de tüp gaz yakıp çevreye zarar vermiyor ve fosil yakıt tüketmiyoruz.)
İkincisi; marinaya bağlandığımızda sahil besleme dediğimiz 220V’luk şehir şebeke elektriği ile yine hem cihazlarımızı çalıştırırız hem de akülerimiz şarj ederiz.
Eğer uzun süreli motor seyri yapmayacaksak veya bir koyda sahil besleme imkanından yoksun konaklayacaksak, kapasiteleri ne olursa olsun bir süre sonra akülerimiz boşalmaya başlar. Bu süre, akü kapasitesi (Amper/saat cinsinden), birim zamanda çekilen enerji (yani sarfiyatımız), akülerin durumu (yeni ya da artık eskimiş, tam kapasitesiyle şarj tutmayan) gibi etkenler ile orantılıdır. Bazen tam dolu sandığınız akü birkaç saatte boşalır ve alarm vermeye başlar. Bazen de birkaç gün hiç sıkıntı yaratmaz ama şarj olmayan akü eninde sonunda sarfiyat yapıldıkça tükenir..!

Bu durumda klasik olarak yapılacaklar; Motoru çalıştırıp ihtiyaca göre belki birkaç saat mazot yakmak, gürültü ve duman çekmek, ıssız koyda diğer komşularımızı da rahatsız etmek ve böylece aküleri motorun alternatörü ile şarj etmek veya varsa jeneratör çalıştırmak ve gerekli elektriği yine mazot veya benzin yakarak sağlamak (aynı rahatsızlık faktörleri geçerlidir), ya da demir alıp en yakın sahil besleme alabileceğimiz yere gitmektir.
Günümüzde fosil yakıtları tüketmeden veya sahil beslemeye gerek olmadan da teknemizin ihtiyacı olan 12V elektriği üretmek artık mümkün. Bunun iki yolu var; birincisi Güneş Paneli kullanmak, ikincisi rüzgar jenarötörü kullanmak. Biz, teknemizde birinci yolu seçtik. Rüzgardan elektrik elde etmek için gereken donanıma sahip değiliz. Her ikisinde de kapasite (ihtiyaç-tedarik) hesap yöntemi aynıdır.

PRATİK BİLGİLER
Güneş paneli ile demirde iken çok rahat eder ve ihtiyacınız olan elektrik enerjisini üretebilirsiniz.  Bunun için yapmanız gereken ilk şey size kabaca günlük ne kadar enerji gerektiğini hesaplamaktır. Bu hesabın nasıl yapılacağına kabaca bakarsak: Örneğin; buzdolabınızın kaç watt/saat harcadığını biliyor musunuz? Mesela BORAL’da yaklaşık 60 lt’lik bir buzdolabı var  ve ortalama 40 W/saat harcıyor. Bu hacmi ve tüketimi baz alarak hesabı yapalım, siz kendi buzdolabınızın tüketimine uydurursunuz. Buna göre; 40W/12V= 3,3Amper/saat tüketiminiz olur. Buzdolabı 24 saat çalışacağı için, günde 24saat x 3,3A=79,2A, yaklaşık 80A’lik akım ihtiyacınız vardır (Aslında buzdolabı 24 saat sürekli çalışmaz, termostatı sayesinde istenen sıcaklık elde edilince durur. Dilerseniz çalışma süresini %70-80 alabilirsiniz. Kolaylık açısından bunu ihmal ediyoruz).

Güney kıyılarımızda yazın neredeyse 3 ay günde 14-15 saat güneş var ama burada güneş panelinin verimi devreye giriyor. Bir paneli verimli çalıştıracak güneş ışınlarının 8 saat sürekli (tam dik ve hiç gölge düşürmeden gelen güneş ışını süresi) olduğunu varsayalım. Eğer paneller sabit konumluysa (yani sürekli güneşin konumunu izleyecek hareketli donanımı yoksa) bu durumda 80A/8 saat=10A/saat enerji sağlayan panel veya panellere ihtiyaç var. Paneller bu sürenin dışında da üzerlerine güneş ışınları geldikçe akım üretmeye devam edeceklerdir ama güneş ışınlarının eğimli gelmesi ile verimleri düşecektir. Kısacası gün ışığının olduğu zaman aralığını 15 saat kabul edersek 80A’lik enerji de en dik ışınların geldiği 8 saatte üretiliyorsa geri kalan 7 saatte de panel enerji üretmeye devam eder ama bu miktar panelin üretebildiği nominal akım miktarının altındadır. Örneğimizdeki gibi yapılan hesap ile 10A/saat akım üreten panel güneşin dik konumunun gitmesiyle 9A/saat, 8A/saat…vb akım üretmeye devam eder ve sonunda karanlık çökmesi ile akım üretimini ertesi sabaha kadar durdurur. Güneş ilk doğduğunda da tersi geçerlidir, sıfırdan artarak üretime başlar. Biz burada garanti olsun diye 80A’lik enerjinin 8 saatte üretilebilmesi için böyle bir panel seçimini önerdik. Ama, saatte 7A üreten panel de güneşin tam dik geldiği 8 saatte 56A üretecektir geri kalan eğimli ışınlarla da 7 saatte örneğin 24A daha üretebilirse buzdolabının günlük tüketimi olan 80A’lik enerji elde edilmiş olacaktır. Piyasada satılan panellerden buna göre seçim yapabilirsiniz.
Demirdeki bir teknenin kabaca enerji ihtiyacını beraber hesaplayalım. Bunu BORAL için bildik bir örnek ile yapalım. Varsayımlarımız; aküler yeni ve sağlam, ırgat vb çok enerji isteyen cihazlar motor çalışırken kullanıldı ve kapatıldı.

Buzdolabı: Yukarda hesapladık, 80A/gün,
Buz makinesi: 90W/saat tüketiyor. Günde 3 saat çalıştığını varsayalım. 3 saat x 90W= 270W/gün, 270W/12V=22,5A/gün enerji de buz makinesine gerekli.

Hidrofor: Küçük bir hidroforumuz var her çalışmada 2A çekiyor günde 30dk ancak çalışır. O halde 1A/gün de ona lazım.
Seyir ışıkları: Demirdeyken sadece demir fenerini yakıyoruz. LED ampullü ve 1A/saat tüketiyor. Gece 8 saat yanık kalsa 8A’de ona gerekli.

İç aydınlatma: Hepsi LED ampullü. Havuzlukta olduğumuzdan sürekli açık bırakmıyoruz, günlük en fazla 1A’de onlar harcıyor.
Havuzluk aydınlatması: 3A’lik bir LED ampul ile yapılıyor. Hava karardıktan sonra yaklaşık 6 saat yanıyor. 3A x 6 saat= 18A de ona lazım.

Bu kadar örnek her halde yeter. Toplarsak 80A+22,5A+1A+8A+1A+18A= 130,5 A/gün enerji ihtiyacımız var.
130,5A/gün’lük tüketimi yukardaki gibi maksimum 8 saat verimli çalışacak panel hesabından giderek 130,5A/8 saat= 16,31A/saat üretim ile yerine koyabileceğimizi buluruz.

100W’lık bir mono-kristal sonar panel en verimli olarak ortalama 5A/saat enerji sağlar. Bu durumda 16,31A/5A= 3,26 adet panel gerekir. Böyle bir adet olamayacağından ya 3 adet ya da 4 adet panel kullanılmalıdır (yani 300 veya 400Watt). Az önce panellerin bu en verimli 8 saatin dışında da enerji ürettiğinden bahsetmiştik. Bu durumda, 3 adet 100W’lık panel ile (toplam 300W) bu günlük gereksinimi BORAL’da rahatlıkla karşılayabiliriz. İlave güç gereksiniminiz varsa hesaplayıp panel sayısını veya gücünü arttırabilirsiniz.

3 Ağustos 2014 Pazar

ZEHİRLİ BOYADA SON DURUM-2

Şubat ayında yazdığımız ilk zehirli izlenimlerini Temmuz itibarıyle güncellemek gerekirse; dalıp baktık. Teknenin altı genel olarak pırıl-pırıl. 2 yer sabıkalı; Bir; karada salmanın en altına konan takozlar nedeniyle iyi boyanamayan yerler. Buralarda 3 adet arı kovanı mevcuttu, kakıç ile düşürdük. Sorun kalmadı. İki; salma ve kuyrukta pervanenin arkasında bulunan tutyalar kekamoz kaplamış, yapacak çok bir şey yok, bunlara zehirli sürülemiyor. Bunların dışında bir yıl dolmasına rağmen hiç bir sıkıntı yok. Boya birinci yılını başarıyla tamamladı.

ARMUTLU

Marmara Denizinde bilmediğimiz pek çok yer var. Tüm tekne sahipleri olarak hep Ege'ye, Akdeniz'e odaklanmışız. Yaz gelse de buralardan gitsek, 3 ay arkamıza bile bakmasak diyoruz. Keşke hepimizin o kadar vakti olsa. Çünkü, Güney'e gitmek öyle 1 hafta 15 günlük bir iş değil. Tatil yapılacaksa en az bir ay o suların keyfini çıkartmak lazım.
Bizim gibi sınırlı zamanı olan insanlar, kısa kaçamaklarda Marmara içinin de keyfini çıkarabilirler. Her ne kadar kirlilik ve kalabalık ortak şikayet olsa da yine de Marmara'nın çok güzel yerleri var.
İstanbul'a yaklaşık 40 dm uzakta Armutlu ve karşı kıyısındaki Trilye (Zeytinbağı) bunlardan başlıcaları. Trilye'yi çoğumuz biliyoruz, ayrıca eski bir yazımızda biz de anlatmıştık. Aradan 3 yıl geçti ama Trilye aynı, liman görevlisi Gökhan Bey bile değişmemiş, yine çok yardımcı oldu. Sadece belki bayram nedeniyle Trilye çok kalabalık ve araba doluydu. Limanda boş ver vardı ve hiç kasabanın gürültü ve kalabalığına karışmadan keyifli zaman geçirdik.
Dönüşte bu yazının ana konusunu oluşturan Armutlu'ya uğradık.

BORAL Armutlu'da

Özellikle Türk turistlerin ilgi gösterdiği Armutlu'ya İstanbul'dan İDO ve özel teknelerle ulaşmak kolay. Hemen hemen Trilye'nin tam karşısı olduğu için görerek seyir yapmak kolay. Çok güzel bir havada sabah Trilye'den hareketle yaklaşık 1,5 saatte karşı kıyıya (7 dm) ulaşılıyor. Armutlu'ya girmeden önce Gemlik körfezine doğru Fıstıklı var. Orada da büyük balıkçı teknelerinin bağlandığı bir barınak mevcut. Biz saatin erken havanın güzel olmasından yararlanıp Fıstıklı'nın Gemlik körfezi içine doğru olan kıyılarına ilerledik. Buralarda çok güzel denize girilebilecek yerler var. Bir yazlık sitenin de bulunduğu bir koyda demirleyerek yaklaşık 5 saat yüzdük. Deniz temiz, su sıcaklığı 27 derece idi. Saat 15 gibi rüzgar artınca daha fazla kalmayıp Armutlu'ya doğru yola çıktık. Poyraz zaman zaman 25 nt'a kadar çıkıyordu. Açı da iyi olduğundan cenovayı da açtık. Yaklaşık 6,5 mil hızla (motor + cenova) Armutlu'ya girdik. Armutlu'nun bir kaç yıl önce yapılmış epey büyük bir barınağı var. Girişi Doğu'dan Fotoğrafta gördünüz mendirek tarafının sağında balıkçı tekneleri var. Mendirek içinde derinlik göstergesi 7 m'yi gösteriyor ve hemen her yeri aynı derinlikte. Giriş yaparken sert poyraz bizi mendireğe doğru basıyordu. Kolay aborda olduk ama iskelede çelik teller ile bağlı çok sayıda araba lastiği var. Gövdeyi çizmesin diye sancak tarafını usturmaçalar ile doldurduk. Sorun olmadı. Fotoğrafın çekildiği kara tarafında küçük sandallar ve bir kaç yat bağlı. Sanıyoruz ki belediye oraya bir de sandallar için pontonlar yapmış. Etrafı çitle çevrili ve giriş yabancılara kapalı. Neredeyse 50-60 tane sandal vardır herhalde. Bunlar orada evi olan yazlıkçıların olsa gerek. Güzel bir hizmet. Boral'ın bağlandığı mendirek tarafı, günü birlik gelen teknelerin bağlanabileceği bir yer, bizden önce fotoğrafta solda gördüğünüz yelkenli gelmişti. Bizden sonra da iki teknenin arasına bir motor yat geldi.
Mendirekte elektrik alamıyorsunuz. Yer yer su vanaları var ama çok büyük olduklarından bizim hortum uymadı. Çok gerekirse bidon ile taşınabilir.
Tekneyi netalayıp tüm hatch ve lumbozları sıkı-sıkı kapattık. Bunu herhangi bir güven amacıyla değil sadece kemirgenlere karşı emniyet olarak yaptık. Zira genellikle balıkçı barınaklarında fare çok olur, ağlardaki artıklara gelirler. Tekneye giren bir fare de tam bir baş belası olur. Bu tür balıkçı barınaklarında bu önlemi almayı aman unutmayın. Şehri turladık ve yemek yedik. Akşam yatarken oldukça sakin olan mendirek gece yarısından sonra şehrin gençleri tarafından renklendirildi (!). Patinaj çeken arabalar, sonuna kadar açılan müzik ve sohbetler epey bir uyku bölünmesi yaşattı ama yapacak çok bir şey yoktu.
Sabah 8:30'da İstanbul'a dönmek için Armutlu'dan ayrıldık. Dönüşte, Boz Burun feneri açıklarında Yunus'lar bize eşlik etti. Fenerden sonra bir site var kıyıda, onu geçince yine bir koyda durup yüzme molası verdik. Akşam üzeri Pendik marinaya vasıl olduk.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

YILLIK BAKIM

Çok önemli ve asla aksatılmaması gereken yıllık motor bakımını hafta içi Cemal Kaptan yaptı. Yağ ve mazot filtresi, su separatörü, motor yağı değişti. Gerek olmamasına rağmen 2 yıldır üzerinde takılı olan imperel de değişti. Çıkan sağlam görünüyordu, yedek yaparız diye sakladık. 
Tuvalet pompası bakımdan geçti, biraz geri tepiyordu, düzeltildi. Bu arada, bazı forumlardan okuduğumuz gibi, pis su tankının güverteden boşaltma tıpasını açıp içine 1 lt sirke döküp ağzına kadar tatlı su ile doldurduk. 2 gün beklettik. Umarız bir faydası olmuştur. Bazı tekne sahipleri, çamaşır suyu, kireç çözücü vs  dökmeyi tavsiye ediyor ama bunların hem sisteme hem de boşaltırken doğaya zarar vereceğini bildiğimizden yapmıyoruz. Soğutma suyu seviyesinde sıkıntı yoktu. Zaten kıştan kalma antifriz'li su var içinde.
Dolayısıyla uzun yol seyrine Boral hazır.
Hafta sonu adada yüzerken teknenin altına da baktık. Zehirli canavar gibi. Çok az kaygan yosun var karinada. Kekamoz hiç yok. Sadece, karaya alındığında salmanın en alt noktası takoz üzerinde kaldığı için o bölge iyi boyanamamıştı. Orada bir kekamoz yumağı oluşmuş. Bunun dışında sıkıntılı bir bölge yok bu da çok sevindirici oldu tabii.

BİTMEYEN YAKIT-2

Yaptığımız temizlik ve işlemlerden sonra gösterge yine düzelmedi. Bizim yakıt hala full..! Ama artık sezon geldi, uzun yol seyirleri olacak, dolayısıyla yolda başımıza yakıt bitmesi sorunu gelebilir. Hadi yine ortalama tüketimimizi bildiğimiz için hesapla yakıt miktarını tahmin ediyoruz ama durum rahatsız edici. Bundan nasıl kurtulalım diye düşünürken bazı forumlara durumu anlatan yazı yazıp görüş rica ettik. Sağ olsunlar deneyimlerini bizimle paylaşan bir çok kişi oldu. Hatta bir denizci dostumuz, Almanya'da üreticisinin sitesini bulup yollamış. Biz de hemen adamlara durumu anlatan bir mail gönderip bize bir adet sensör gönderip göndermeyeceklerini sorduk. Çok hızlı cevap geldi: Lütfen üreticiniz ile temasa geçin..!
Bu kadarını biz de biliyorduk elbet :)).
Neyse yapacak bir şey yok böyle idare edeceğiz derken aklımıza bu hafta sonu şöyle bir teori geldi: Eski göstergeyi bozuk diye yenisi ile (aynı olduğunu varsaydığımız) değişmiştik. Sensörü yokladık ve çalışıyor kabul ettik. Ama, belki bir sıkıntısı vardı ve biz dışarı alınca düzeldi fakat yeni gösterge uyumsuzdu, biz suçlu olarak eskisini ilan ettiğimizden şimdiki durumda eskiyi denememiş ve sensöre yoğunlaşmıştık.
Hemen eski göstergeyi getirdik ve yeniyi söküp eskiyi taktık: Bingooo...Çalıştı. olması gereken 3/4 depo mazot aynen göstergede görünüyordu.
Tabii bir süre test etmek lazım. Bu durum kalıcı mı yoksa geçicimi diye. Şimdilik gözlemdeyiz. Umarız sıkıntı hallolmuştur.

16 Mayıs 2014 Cuma

BİTMEYEN YAKIT..!

Maceralı 2013 Ayvalık seferi sonrası, yeni bir arıza çıkmıştı. Mazot hiç bitmiyor du..! Bunun neresi arıza? diyeceksiniz... Ama bu yakıt göstergesinin arızalandığını gösteriyordu.
Cemal Kaptan yeni bir gösterge almış, getirdi. Ölçüsan markalı gösterge, bizim orjinal Bavaria göstergenin aynısı. Yerine taktık belki göstergedendir diye. Çok güzel oldu ama mazot hala full.
Konunun damarlarına inmek gerekecekti. Ama önümüz kış diye umursamadık. Zaten uzun yol yapmayacaktık. Depoyu kışa girerken doldurduk ve öyle bekledik belki yine bir sallantıdan falan düzelir diye. Olmadı...
Sonunda geçen hafta Cemal Kaptan ile ambarı boşaltıp mazot deposununsensörü bulunduran üst kısmına ulaştık.

 
Mazot deposu ve sensör yuvası

Hazır açmışken, orasını-burasını da kontrol ettik. Bir sızma, delik vs var mı diye. Depo sağlam ve gayet düzgün yerinde duruyor. Sensörü çıkarttık.

 
Yakıt göstergesi sensörü
 
Bir sıkıntı görünmüyordu. Kırılan bir yeri de yoktu. Anladığımız kadarıyla şamandıra sistemi değil. Bir elektronik devre alüminyum borunun içine dolan yakıt seviyesini okuyor. Cemal kaptan elektroniğini dışarda bağladı, gösterge boş gösterdi. Depoya yarım daldırdık, o zaman da çalıştı. Yerine tekrar oturtunca da dolu göstermeye devam etti. Zaten depo neredeyse full olduğundan düzelip düzelmediğini anlayamadık tabi. Ancak bir süre yakıt eksiltirsek farkına varabiliriz. Şimdilik hala full gösteriyor ama doğrusu bu. Bu arada sökmüşken sensörün üzerindeki bilgileri aldık.
 

Hemen araştırdık. Benzer sensörlerden 270mm uzunlukta olanı yok. Ya 250mm ya da 300mm. Belkide biz baktığımız web sitelerinde bulamadık. Eğer bu sensör bozulduysa komple değiştirileceği için bir yerlerden buluyor olmamız lazım. Umarız düzelmiş ve çalışıyordur, yoksa biraz uğraşmak gerekecek.

17 Şubat 2014 Pazartesi

ZEHİRLİ BOYADA SON DURUM

Pazar günü, 3 hafta sonra ilk defa yoğun tempodan kurtulup havanın da güzelliğinden yararlanıp seyir yaptık. Hakikaten iş tempomuz çok arttığından son 4 yıldır her hafta sonu tekneye gelen ve motor çalıştıran bizler, 3 haftadır gelememiştik. Yoğun hayat temposu nelere sebep oluyor? İnsanı zevklerinden bile belli bir süre uzaklaştırabiliyor işte...
Neyse, bu seyir kısa idi ama bize çok önemli bir bilgi verdi; Haziran 2013'de teknenin yeni bir zehirli ile boyandığını söylemiştik. Performansını çok merak ediyorduk. Bu hafta aradan 8 ay geçmesine rağmen 2400 devirde 5,8 knot hızı görünce epey keyiflendik. Yaklaşık 6 knot da rüzgar hızı vardı ve orsada yaklaşık 3 kt hıza ulaştık. Bu da BORAL'ın özellikleri içinde standartlarımıza karşı geliyordu.
Anladığımız kadarıyla zehirli şimdilik çalışıyor. Tabii en önemli gösterge suyun ısınmaya başlayıp kekamozların en hızlı ürediği Nisan ayı ve sonrasındaki performans olacak. Onu da zamanı gelince yazacağız.