24 Mart 2021 Çarşamba
YENİ NESİL AKÜ ÇÖZÜMLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELER-3
İLAVE SU DEPOSU-2
Yeni deponun, eski dolum ağızından kolay doldurulamayacağı belli idi. Birinci bölümde bahsettiğimiz gibi, ilave bir dolum ağızı açmak da çok verimli ve estetik değil. Bu nedenle mevcut hidroforu kullanıp baş depoyu doldurmak için bir bağlantı hazırladık.
15 Mart 2021 Pazartesi
DÜMEN GÜDERİSİ
İLAVE SU DEPOSU-1
Bavaria 30C’de arka kamara yatak altında, iskele tarafında katalogda 150lt olarak belirtilen bir su deposu var. Bu boyda bir tekne için aslında kısa süreli yolculuklarda yeterli. Ama 3-4 gün veya daha fazla bir koyda kaldığımızda veya su olmayan bir balıkçı barınağına bağlandığımızda suyu ne kadar idareli kullansak da yeterli olmuyor. Ambarda bir adet 30lt’lik bidon ile yedek su da taşıyoruz. Teknenin temiz su kapasitesini ilave bir depo ile arttırmak çok faydalı olabilirdi. Bunun için baş kamaranın altındaki geniş boşluğu değerlendirmeye karar verdik.
Baş kamarada yatak altında
oldukça derin ve iki bölmeli bir alan var. Tabii ki buraya tam oturacak bir
depo bulmak mümkün değil. Ayrıca teknenin burnunu daha fazla ağırlaştırmamak da
önemli. 100m’lik zincir zaten yeterince ağırlık yapıyor ancak gerekli durumda kullanılacak bir su deposu ile alargada veya su
bulamadığımız limanlarda daha fazla kalabilmek de hoş olur. Bu nedenle yeni bir
projeye giriştik. Cemal Kaptan boşluğun ölçülerini aldı ve ne boyutta bir
depoyu, emniyetli olarak yerleştirebileceğimizi hesapladı. Yatağın altındaki
boşluk bildiğiniz gibi baş tarafa doğru daralmakta, diğer tarafında ise hız ve
derinlik sensörleri var. Sensörlere hem zarar vermemek hem de acil durumda
kolay erişmek için emniyetli bir şekilde depodan korumak gerekiyor. Bu nedenle
mevcut hacmi çok da efektif kullanamıyoruz. Olanla yetineceğiz artık.
Emniyetli montaj koşullarını ve
boşluğun biçimini de göz önüne alınca piyasada bulunan 70lt’lik katı plastik su
deposunda karar kıldık. Hiç olmazsa 100 lt olsun dedik ama daha büyükleri
sığmıyor. Yine piyasada satılan esnek su depoları pek güven vermiyor, çeşitli
nedenlerle delinmesi daha kolay, sızdırma yapma olasılığı yüksek o nedenle katı
plastik depo koymaya karar verdik. Bu deponun da şekli sabit olduğundan boşluğa
bire bir uyanı bulmak oldukça zor. Lalizas’da bir depo bulduk (biz aldığımızda fiyatı da uygundu, 90€
civarındaydı).
Montaj işlemlerine tabana deponun
oturacağı bir platform yaparak başladık. Çünkü taban tekne formu nedeniyle U
şeklinde. Burayı düz bir yer haline getirmemiz gerekiyordu. Su kontrasından
yaptığımız platformun bir tarafı, baş altını bölen orijinal ahşap duvara
dayanırken diğer tarafına da biz bir duvar yaptık. Bu duvar, sensörlerin hem
ulaşılabilir olmasını sağlamakta hem de deponun kayması durumunda sensörlere
zarar vermemesini temin etmekte. Ayrıca buraya da yere bir tahta kesip
sensörlerden güvenli bir yüksekliğe monte edip boşluğu ambar parçası olarak
değerlendirdik. Taban tahtasını sabitlemedik, cırt bant ile yapıştırdık.
Üzerine çok hafif eşya konulabilecek ve bize küçük bir depo olarak fayda
sağlayacak.
Bağlantı şemasını ve sistemin çalışıp çalışmadığını kurulum bitince resimleri ile paylaşacağız.
10 Mart 2021 Çarşamba
YENİ NESİL AKÜ ÇÖZÜMLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELER-2
LiFePO4 aküler ve sistemler hakkında söylenecek çok şey var. Bunları yavaş yavaş toparlayıp paylaşacağım. Bu arada, teknenin motor aküsü (Mutlu Marin marka 90Ah), 2020'nin son ayında artık iflas etti. Kayıtlarıma baktım; aküyü 2012 yılının Haziran/Temmuz gibi bir ayında almışız. Performansı 2020'nin Ağustos ayı gibi düşmüştü. Bu tarihi baz alırsak bir sulu aküyü tam 8 yıl tam performanslı olarak kullanmışız!!!...
Çeşitli yazılarda okuduklarımdan akülerini bu kadar uzun zaman kullanabilen az sayıda kullanıcı var. Genelde sulu bir akünün yaşam ömrü 2 ila 5 yıl. Dolayısıyla 8 yıl oldukça iyi bir süre. Hatta bakımını biraz daha iyi yapabilseydik (ki çok özen göstermemize rağmen bir kaç ay ihmal ettiğimiz de oldu) eminim ömrü 10 yılı bulacaktı. Yine kayıtlarımdan servis aküsünü de 2013 yılı Eylül ayı gibi almışız (Mutlu Marin 200Ah). O da 8. yılına girdi ve hala gayet güzel performanslı.
Kıssadan hisse bazı tavsiyeleri yenilemek istiyorum, çünkü akü pahalı bir yatırım. Ayrıca olur olmaz bir yerde arıza çıkartması hiç de hoş değil. Hele söz konusu motor aküsü ise bu daha da kritik öneme sahip.
1- Sulu akülerin hepsi BAKIM ister, zamanla suları ve asitleri eksilir. Su seviyesi gözle kontrol edilip kitapçığına uygun şekilde tamamlanmalıdır. Asitlik seviyesi de ölçülüp gerekiyorsa asit ilave edilmelidir,
2- Sulu akünün en büyük düşmanı SÜLFATLAŞMA dediğimiz kurşun plakalarının üzerinde Sülfat birikimi ile zamanla şarj tutmamaya başlamasıdır. Bunun için akülere desülfatör bağlamak bu durumu geciktirecektir. Bloğumuzda bu konuda da yazı mevcut. Biz de bunun farkına geç vardık, akü 4-5 yıllıkken desülfatör alıp kullanmaya başladık. Keşke bunu ilk satın aldığımızda yapsaydık. (Dikkat: Desülfatör cihazı sadece sulu akülerde kullanılır, AGM ve Jel akülerde kullanılmaz!!)
3- Akünüzü yaz/kış hiç bir zaman sahil beslemeden ayırmayın. Bu blogdaki bir yazıda bunun nedenini detaylı anlatmıştık. Kısaca bahsetmek gerekirse; modern redresör sistemleri aküyü doldurduktan sonra kısa darbeler göndererek sürekli canlı kalmasını sağlar. Tekneden ayrılırken sahil beslemeyi kesmek hatadır. Uzun zaman tekneye gidilmeyecekse (mesela kışlama sırasında) akü asla beslemesiz bırakılmamalı, en azından güneş paneli vb bir sistemle beslenmeye devam etmelidir.
4- Hiçbir tip akü sonuna kadar deşarj edilmemelidir (Bu tüm sulu, AGM, Jel aküler için geçerli, LiFePO4 aküler biraz daha farklı). Sulu bir aküden kapasitesinin en fazla %50'si kadar akım çekebilirsiniz, yani 100Ah'lik bir akü en fazla 50Ah verebilir, gerilimi 11,5V'un altına düşürülmemelidir (bazı kaynaklar bunu 11V olarak da 10,5V olarak da vermekte, biz şimdiye kadar hiç 11,4V'un altına düşürmedik),
5- Yine sulu aküler kapasitelerinin en fazla %10'u kadar bir akım ile şarj edilmelidir (100Ah'lik akü için şarj akımı 10A). Elbette bir tolerans sınırı vardır ancak, hem güneş paneli hem redresörün gereğinden büyük seçilerek aşırı akım ile aküyü şarj etmesi doğru değildir (yani 100Ah'lik akü için 30A verebilecek güneş paneli fazladır, panel/redresör yatırımı bir defa yapılıyor en büyüğünü alayım diyorsanız bari akü kapasitesini büyütün!!!).
6- Sulu (buna AGM ve Jel de dahil) bir aküden kapasitesi ne olursa olsun ne kadar yüksek akım çekerseniz ömrü o kadar azalır. Yani, 200Ah'lik aküm var buna 2000Watt'lık bir invertör bağlayıp 1500Watt'lık bir kettle çalıştırayım derseniz çalışır, çalışmam demez ama akü ömründen de muazzam miktarda yersiniz. Çok elzem durumlar hariç, gerekmedikçe akülerden yüksek akımlar çekilmesine müsaade etmeyiniz. Bu konuda en şanssızı bizim gibi tek servis aküsü kullanan denizci dostlar sanırım. Çünkü, teknedeki her şey servis aküsüne bağlı. En büyük tüketici de 800W!lık ırgat motoru. Irgatı çalıştırmadan önce mutlaka motor çalıştırılması gerektiğini hatta alternatörden gelecek akımın aküye yardımcı olması maksadıyla biraz da boşta yol verilmesinin iyi olacağını sanırım hepimiz biliriz.
YENİ NESİL AKÜ ÇÖZÜMLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELER-1
Batarya teknolojisi geliştikçe yeni çözümler ortaya çıkmaya başladı. Değişim önce şarjlı pil olarak tabir ettiğimiz NiMh (Nikel-Metal) piller ile başladı, bunların yerini giderek Lityum (Lİ) bazlı piller aldı. Mobil cihazlar zaten uzun zamandır bu teknolojiyi kullanıyordu. Daha sonra bu teknoloji akü sistemlerine de uygulandı. Piyasada artık değişik markaların Lityum bazlı aküleri bolca bulunmakta. Li aküler, sulu tip akülere göre bazı üstün özelliklere sahip;
1- Daha uzun ömürlü, performansını uzun süre kaybetmiyor,
2- Raf ömrü dediğimiz şarj edilmeden ve kullanılmadan bekleme durumunda aylık kendi kendine deşarj miktarı çok çok az,
3-Aynı kapasitedeki akülere döre 2/3 oranında daha hafif, devrilme durumunda akma/sızma yapmıyor, yatay/dikey montaja uygun,
4- Akünün içindeki enerjinin yaklaşık %90’ını kullanmak mümkün. Yani klasik bir 100Ah’lik sulu akünün en fazla 50A’ini kullanabilirken bu tip akülerde bu oran 90A’e kadar (hatta bazı kaynaklarda tamamı olduğu belirtiliyor) çıkabiliyor.
5- Klasik sulu aküler kapasitelerinin %10’u kadar bir şarj akımı ile şarj edilmek zorunda, aksi halde zarar görebiliyor. Yani 100Ah’lik bir akü 10Ah ile şarj edilmeli ki bu da tam dolması için 10 saat gerektiği anlamına geliyor, Li aküler ise kapasitelerine göre daha yüksek akım ile şarj edilebiliyor ve tam dolma zamanı oldukça kısalıyor,
6- Yine Li akülerden yüksek akımlar çekilebiliyor, her ne kadar bazı kaynaklarda bunun yapılması mümkün dense de yüksek akım çekmek her akünün ömrünü azaltmakta ancak bu sulu akülere göre daha zor,
Buna karşın dezavantajları da var;
1- Dikkatli kullanım gerektiriyor, uygun şarj ve deşarj edilmediği zaman kolayca bozulabiliyor,
2- Şarj prosedürü karmaşık ve pahalı, Battery Management System (Batarya Yönetim Sistemi-BMS) denilen bir elektronik devre yardımı ile şarj edilmeli, yoksa hem şarj olmuyor hem de bozulabiliyor, bu da maliyetleri arttırıyor,
3- Şarj düzeneğinde sadece BMS kullanmak yetmiyor, kendilerine has şarj karakteristikleri olduğu için teknelerimizde kullanılan akü şarj sistemlerinin de bu tip aküleri şarja uygun olması gerekiyor. Yani; güneş enerjisi şarj regülatörü, redresör, alternatörden şarj sistemleri de bunlara uygun olması gerekli,
5- Ve tabii ki fiyatları da oldukça yüksek. Bir de bahsedilen çevre birimleri dahil olunca uçuk rakamlar çıkabiliyor.
Li akülerin ilk piyasaya
çıktıkları zaman uygun şarj-deşarj edilmediği durumlarda patlama ve yangın
tehlikeleri vardı. Daha sonra bu aküler LiFePO4 (Lityom-demir-fosfat) denilen
bir kimyasal yapıya kavuştu ve tehlikesi hemen hemen tamamen giderildi. Bugün
tüm aküler LiFePO4 teknolojisine sahip ve çoğu içinde BMS’i barındırıyor,
ayrıca almak gerekmiyor. Güvenle kullanılabilir.
Eğer internette araştırırsanız
(Youtube’da da çok video var), yurtdışında pekçok tekne sahibi elektrik
sistemlerini bu tip akülere geçirmeye başladı. Hatta uygun akü bankaları kurarak
(ama çok para harcayarak!!) teknesinin mutfağındaki ocağı da elektrikli yapıp
gezdikleri ülkelerde uyumsuz propan tüplerinin getirdiği sıkıntıları
aştıklarını söylüyorlar (burada söz edilen 2000-4000watt’lık elektrikli
ocaklar, LiFePO4 aküler ile sorunsuzca bu güçleri elde edebiliyorlar). Ayrıca
elektrikli motorların gelişimi ile
teknelerindeki dizel motorları elektrikliye çevirtenler dahi mevcut. Şimdilik Füturistik
gelse de umarım bir gün bizde de bu gerçekleşir.