Uzun seyahatler için hazırladığımız ev yapımı pasarella, iskele tarafındaki puntellere bağlandı. Balon gönderi, güverteden kaldırılıp öndeki yerine dik olarak takıldı ve iyice bağlandı. Nasıl olsa balonumuz olmadığından uzun süre orada kalacak gibi...
Yiyecek-içecek tedariği yapıldı ve Ayvalık rotası GPS'e girildi. Bu sefer ilave bir elektrikli portatif buzluk aldık (Metro'dan 110TL). Meyve ve sebzeyi alabildiği kadarıyla ona doldurduk ki buzdolabında diğer yiyeceklere yer açılsın diye. Ecza dolabı gözden geçirildi, tarihi dolmuş ilaçlar yenileri ile değiştirildi. Mazot ikmali yapıldı. Yine 2x25 lt yedek mazot ambara istiflendi. Kısacası, pervane dönmeye başladığında herşey yolunda ve eksiksiz olarak sefer başladı.
Yine kısa yoldan ve bu sefer hiç durmadan 24 saatte Bozcaada'da olmak hedeflendi. Adaları geçer geçmez yine poyrazın kaldırdığı dalgalar bizi sörfletmeye başladı. Geçen senelerden biliyorduk, özellikle bir süre denizde olmayınca alışkanlıklar kaybolduğundan teknenin bu dalgalar ile yaptığı salınım hareketi mideleri çok kötü etkiliyor. Yapacak bir şey yok, ortalama 8 nt'ları bulan bir hızla Çanakkale Boğazı'na doğru rotayı tutmaya devam ettik. Marmara adasının kuzeyinden geçip Çanakkale boğazına doğru devam ettik. Ertesi gün, boğaz geçişi yaparak Ege'ye açıldık. Tabii yine Şehitlerimizi selamladık. Bu sefer daha hazırlıklıydık ve fonda marşlar çalarak ritüelimizi yaptık.
Vee, tam planladığımız gibi saat 16 gibi Bozcaada'ya kıçtan kara olup karaya ayak bastık. Sağ olsun Bozcaada'da Şerif Ali yine çok yardımcı oldu. Bozcaada belediyesi bu sene bağlama ücretini günlük elektrik ve su dahil 70 TL yapmış. Yanlış hatırlamıyorsam geçen sene 50 TL idi. Biraz fazla bir artış. Ama ne yazık ki bu cıvarda en konforlu ve sığınılacak yer burası. Çaresiz herkes veriyor.
Buranın 2 şeye ihtiyacı var; Mendireğin eskiden fırtınada yıkılan yerinin uzatılıp limanın genişletilmesi, daha çok yatçıyı buraya çekecektir. İkinci olarak da limana modern bir duş-tuvalet yapılması. Paralı olmasına kimse itiraz etmez ama olmadığı için ne yazık ki duşumuzu da teknede alıyoruz. Neyse ki su sıkıntısı yok. Daha önceki yazılarımızda bahsettiğimiz "ev yapımı pasarella" burada çok işe yaradı. Ama biraz geliştirilmesi gerektiği ortaya çıktı. Eni çok geniş olmadığından üzerine basıldığında denge sıkıntısı yaşanacakmış hissiyle tedirgin oluyoruz. Karaya basan tarafta gövdeye bağlı tekerlekleri dengeyi daha iyi sağlaması için biraz dışarı almak lazım. Dönüşte bunu halledeceğiz.İlk günümüz ve gecemiz Bozcaada'da geçti. Bu sefer zaman kaybetmemek için Cuma sabahı erkenden Babakale'ye doğru yola çıktık. Çıkmadan yakıt ve suyu doldurduk.
Bu BORAL'ın Bozcaada çizgisini ilk geçip daha güneye doğru gittiği ilk yolculuğu olacaktı. Yaklaşık 22 dm.
Hava yine rüzgarlı ama arkadan gelen poyraz bize hız katıyordu. Tavaklı hizasını geçtiğimizde otopilot'tan garip bir ses gelmeye başlatı. Pilot dümeni çevirdikçe sanki bir çekiç ile dümen dolabına vuruluyordu. Hemen dümen dolabının yanındaki pencereyi açıp içeri baktık. Otopilotun motoru bir sağa bir sola dönmeye çalışıp plastiğe çarpıyordu.
3 yıldır teknede elimizi sürmediğimiz 2 yer vardı. Birincisi ırgat diğeri de otopilot sistemi. Belliki otopilotta bir aksaklık vardı. Kapattık ve Babakale'ye dümen tutarak girdik. Yaklaşık 3,5-4 saat sürdü.
Babakale'nin meşhur kalesi.
Babakale bilindiği gibi Türkiye'nin ana karada batıdaki en uç noktası. Bir süre önce Babakale'ye yeni bir liman yapıldı. Burayı yapıldıktan sonra hiç görmemiştik. Mendirek ağzı güneye bakıyor, iç-içe geçmiş (birbirine ters kapanmış yarım ay şeklinde) iki mendirek var. Konuştuğumuz balıkçılar lodos'ta büyük mendireğin (ağzı güneye bakan) iç kısmında lodos havalarda balıkçı teknelerinin bile zor durduğunu söylediler. Daha küçük olan ikinci mendirek, birincinin içinde ve ağzı kuzeye bakıyor. Tabi ki bunun içi tam korunaklı ama ne yazık ki dolu. Gelmeden aradığımız kooperatif başkanı Şakir Bey (0544-2029426), bize yer olduğunu gelebileceğimizi söyledi. Büyük mendireğin Kuzey tarafında demir atıp kıçtan kara olduk. Babakale'de bağlanma günlük 20 TL. Bunu da kooperatif alıyor. Bu kooperatifler bu işten ne kadar kazanıyor merak ediyorum?.
Babakale mendireğinin giriş ağzı.
Babakale mendireği ve limanı
Boral Babakale'de
Hava kuzeyli olduğundan bir sorun yoktu. Demir için biraz fazla kaloma bırakınca tekne yerine adeta çakıldı. Babakale'nin limanında elektrik henüz yok. Su da yok ama bir çeşme var. Fakat bayramda köyün pompası arıza yapmış sular kesikti. Su ihtiyacımız yok ama elektrik olmazsa akü sabaha kadar dayanmaz ve yiyecekler bozulabilir. İş güneş paneline düştü. Portatif paneli açık kızgın Ege güneşi altına koyduk. Saat 14 gibiydi. Ürettiği elektrik aküyü sabaha kadar canlı tuttu ve bize yetti. Limanda bağlandığımız yerde pırıl pırıl bir deniz var. Güzelce yüzdük.
Tepedeki lokantalardan birinde öğlen yemeğini yedik. Muhteşem Ahtapot Izgara'yı tavsiye ederiz. Biraz dinlendikten sonra "bu sefer ne oldu?" diye otopilot'a yöneldik. Kısa bir araştırma ile sorun anlaşıldı. Otopilot'un motoru sabit durması için bir vida ile yere sabitlenmiş bir brakete bağlı. Bu vida yerinden ya çıkmış yada kırılmış. Dolayısıyla motor sağa sola döndükçe yüksek torkun etkisi ile gövdesi de dönüyor ve dümen dolabının yan duvarlarına çarpıyor. Ama vidaya ulaşıp sıkmak imkansız zira zincire bağılı dişli ulaşımı engelliyor. Çaresiz Ayvalık'ta tedavi ettiririz diye bıraktık. Manuel kumanda zincirine otopilotun gevşeyen zinciri değmesin diye tedbir de aldık. Akşamı gayet sakin geçirdik. Sabah demir alıp Ayvalık'a doğru rotamızı otopilotsuz olarak çevirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder